NAWRAS ABU SALEH: 

FİLİSTİN HALKININ GÜNDELİK YAŞAMI KARA İŞGALLERİ VE KISITLAMALARLA İÇ İÇE GEÇMİŞ BİR VARLIK MÜCADELESİDİR

 

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

- Ben Filistinli bir film yapımcısıyım ve bu bağlamda halkımın dünyaya temsilciliğini yapmak istiyorum. Amacım onların hikâyelerini paylaşmak ve mücadelelerinin gerçek insani yönünü göstermektir. Bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Çünkü işgal altında olan bir yerde doğdum. Ve her ne kadar normal bir yaşam sürdürmeye çalışsam da bu durum günlük hayatımı hala etkiliyor.

 

Filistin’deki son durumlar ilgili duygularınız ve duyumlarınız nelerdir?

 

- Ailesi hâlâ Filistin topraklarında olan bir Filistinli olarak son günlerde hayatım durma noktasına geldi. Ülkemde olup bitenler sadece bir savaş hikâyesi değil, işgal altında yaşayan insanların bir anlatımıdır. Kendimi, Filistin sorununun tüm karmaşık yönleri hakkında insanları bilgilendirmeye adadım. Bu zorlu günlerde halkıma daha yakın olmayı dilerken uzaktan da olsa onlara destek oluyor ve yanlarında olmak için elimden geleni yapıyorum.

 

Gurbette olan bir Filistinli olarak ülkenizi bunca acı içinde görmek tarifsiz üzücüdür. Türkiye’ye gelme sebebiniz bu sıkıntılar mıydı?

 

- Türkiye’ye TRT’de film yapımcısı ve yönetmen olarak çalışmak için geldim.

 

Filmlerinizde/sanatınızda Filistin’in kent ve insan ilişkilerini beyaz perdeye aktararak Filistin’de yaşananlara ışık tutuyorsunuz. Sanatçıları bu sorunu anlama ve aktarmada yeterince cesur buluyor musunuz? Günümüzde Filistin meselesi entelektüel çevrede nasıl ele alınıyor?

 

- Sanatçılar insani değerlere sahip bireyler arasında yer almalıdır çünkü sanatçılar, eserleriyle insan kalbini derinden etkileme gücüne sahiptirler. Onların sanatı, yaşadığımız zorlukların ve sorunların bir yansıması ve ifadesi olmalıdır. Sanatçılar kendilerini çevrenin yüklerinden asla uzak düşünmemelidirler. Ancak Filistin meselesine duyarlı olan sanatçıların, özellikle film festivalleri ve tv ekranlarında, bakış açılarını dile getirebilmeleri ve görüşlerini açıkça ifade edebilmeleri zor olmaya devam ediyor.

 

İşgal olmadığı zamanlarda İsrail baskısı Filistin topraklarında nasıl hissedildi? Ve bu baskı bir Filistin’in günlük yaşamını nasıl etkiliyor?

 

- Şüphesiz İsrail işgali Filistinlilerin günlük yaşamlarını derinden etkiliyor. İsrail devleti Filistin halkının hareket özgürlüğünü, ifade özgürlüğü - nü, eğitime erişimlerini ve kendi dinlerini yaşama haklarını kısıtlayarak yaşamlarını her alanda kontrol ediyor. Filistin halkının gündelik yaşamı kara işgalleri ve kısıtlamalarla iç içe geçmiş bir varlık mücadelesidir.

 

Bir Filistinlinin hayatı her an tehlike altındadır. Buna rağmen büyük bir dirayete ve inanca sahip bir halk görüyoruz. Sizce bir Filistinli için bunu sağlayan en büyük etken nedir?

 

- Biz Filistinliler olarak bu topraklarda bir amaç için var olduğumuza ve buradaki varlığımızı korumanın bizim sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz. Taahhüdümüz kendi refahımızın ötesine uzanır; dünya adına hareket ediyoruz. İsrail işgali sadece Filistin’le sınırlı değil; adalet ve hakkaniyete ilişkin küresel perspektifi etkileyerek dünya çapında sürekli kaos ve huzursuzluk yaratıyor. Evrensel insan haklarını ve Filistinlilerin haklarını savunmak için buna karşı çıkıyoruz. Bu sarsılmaz inanç, baskılara karşı bize güç ve dayanıklılık aşıladı.

 

BERDÜCESİ - Sayı: 8